“Çok çalışan bir öğretmen görüldüğünde refleks bellidir, “memleketi sen mi kurtaracaksın” evet bu memleket kurtulacaksa bir öğretmen tarafından kurtulacak. Bu yüzden çok çalışmaya devam.”
Nasrettin hoca bir gün damdan düşer. Komşular toplanır Hoca’nın başına. Hocam doktor çağıralım, der. Acılar içinde kıvranan hoca “yok” der. Bana damdan düşen birini çağırın, beni en iyi o anlar der. İşte Müjdat Ataman, kendisinin de dediği gibi damdan düşen o kişidir… Bir eğitimci olarak, öğretmenleri ve öğrencileri anlayabilecek en iyi kişilerden biridir.
“112 – Öğretmenliğime Notlar” adıyla yazdığı kitabı onun uzun yıllar devlet ve özel okullarda yaşadığı deneyimlerini içten ve sade üslupla paylaştığı kitabıdır. 2017 yılında Elma Yayınevi’nden çıkar, eğer kitabı beğenmezseniz iade garantisi olup ödediğiniz ücreti yayınevinden almanız mümkündür. Kitabın kapağında kocaman bir sayı var: 112! Bu sayıyı ilk gördüğümde zihnim hemen acil servislere ulaşmamı sağlayan acil telefon numarasını çağrıştırdı. Aslında bu düşüncemin çok da yanlış olmadığını kitabı okuyup bitirdiğimde anladım. Müjdat Hoca biz öğretmen adaylarına ve mesleğe yeni başlamış çiçeği burnunda heyecanlı öğretmenlere acil durumlarda yetişecek 112 madde not yazmış. Bu notlardan birkaçını burada yazmak isterim:
Bilmediğiniz konularda, “bilmiyorum” demekten asla çekinmeyin. Siz bilgi kaynağı değil rehbersiniz. Dürüstlüğünüz öğrencileriniz için her zaman daha önemlidir.
Siz konuşurken kalemle oynayan, defterine resim çizen öğrenciler olabilir. Uyarmayın, dinlemiyorlar diye sorularınızı onlara yöneltmeyin. Bırakın devam etsinler, belki de bu davranışları ile dikkatlerini topluyorlar ve sizi daha iyi dinliyorlar.
Öğretmen aydın demektir, aydın olmanın sorumluluğu vardır ve bu sorumluluk sınıfta başlar. Öğrencilerinize fırsat adı altında fırsatçılık hayali yerine eşitlik bağlamında güzel bir ülke hayali sunabilirsiniz.
Bu notların her birini küçük başlıklar hâlinde yazıp altına gerekli açıklamaları yapar. Bu açıklamalarını ise bizzat yaşadığı örnekleriyle bize sunar, sözünü esirgemeyip olan neyse tüm çıplaklığıyla bize aktarır. Öğrencilerin öğretmenden dayak yemesinin normalize edildiği günlerde kendi kendine “Ne olursa olsun Müjdat asla, ne olursa olsun Müjdat asla.” demesinin üzerine ertesi gün öğrencisi Kadir’in verdiği ödevi yapmaması ve lakayıt davranışları üzerine elinin Kadir’in kulağına gitmesi, ona kızması ve sonra hayli uzun sürecek vicdan azabına kadar. Kitabın her sayfasında her cümlesinde bazen de kelimesinde Müjdat Hoca’yı görmüştüm, tanımıştım, hissetmiştim. Geçen bu yıllar içerisinde sadece öğrencilerini, meslektaşlarını ve okul yöneticilerini gözlemlemekle kalmamış aynayı en çok da kendine tutmuş, günah ve sevaplarıyla kendisini de bu kitapla ortaya koymuştu hocamız.
Kitapta bunlara ek olarak eğitim içerikli önemli sözlerden alıntılar yapması, filmler önermesi ve yine eğitim içerikli platformları tanıtmasıyla verdiği bilgiler kitapla sınırlı kalmamıştı. Değinmek istediğim son bir husus da şu ki hocamız kitabın ilk sayfalarında Hacettepe'de bölüme ikinci olarak girdiğini ancak bölümü sondan ikinci olarak tamamladığını ifade etmişti. Bu ifadesi her ne kadar olumsuz gibi gözükse de beni içten içe mutlu etmişti. Çünkü eğitim sistemimizin olumsuz yanlarının olumlu yanlarına kıyasla oldukça fazla olduğu gerçeğinin hepimiz bilincindeyiz özellikle biz eğitimciler. Bu bağlamda mevcut sistemdeki eğitim hayatımızı üstün başarılarla tamamlamak bana göre sistemi en iyi savunmaktı.
Kitabımızın son sözleri ise öğretmenlerimize:
“Öğrettiğinizi düşündüğünüz tüm bilgiler zaman içinde unutulacaktır, unutulmayacak şey sizin yaklaşımınız olacaktır. Ne kadar çok öğrenciyi fark edebilirseniz o kadar çok kapıyı aralamış olacaksınız.
Milyonlarca öğrencinin fark edilmediği eğitim sistemini değiştirme düşüyle…”
Bu kitap, öğrencilerin gelişim, değişim ve dönüşüm döngüsünde fark yaratmak isteyen öğretmenler için… Katkısı olması dileğiyle…
Fatma KÖSE
Öğretmenliği muhteşem anlatan bir kitabı mükemmel anlatmışsınız🌼Emeğinize sağlık🍃