Geçtiğimiz yirmi yıl içeresinde, sınıfta değerlendirmenin etkili kullanımı ile ilgili gerek yazılı gerek sözlü tartışmalar yapıldı.
Maalesef, özellikle ortaokul seviyesindekiler olmak üzere birçok eğitimci, modern eğitimin amaçlarına en iyi adıyla etkisiz, en kötüsüyle ise zarar verici olan geleneksel uygulamalara inatla tutunmaya devam ediyor. İşte ölçme ve değerlendirme hakkında düşünmeyi bırakmadığımız 6 yanlış kanı:
1. "Ölçme" ve "Değerlendirme" aynı şeylerdir.
Özellikle eğitim alanında çalışmayan birçok kişi bu ikisini karıştırır ve alan içerisinde biz de sık sık öğrencilerin ödevlerini ölçüp, kendimize değerlendirmeyi yaptığımızı söyleriz. Değerlendirme, açıkça belirlenmiş öğrenme çıktılarına dayanan zamanlı ve detaylı geribildirim içerir. Ölçme; sıklıkla diğer öğrencilerin ödevine bağlı olarak, genellikle kuralcı kriterlere dayanan ödevlere not vermektir.
2. Çoğu değerlendirme sonuç değerlendirmedir.
Geçen yirmi yıl gibi bir sürede öğrendiklerimize göre değerlendirme, özünde çok güçlü bir eğitim aracı olabilir. Dylan William’ın da yıllarca söylediği gibi hem öğrencinin ödevlerini hem de kendi öğretimimizi sürekli olarak değerlendirmeliyiz, bunu yaptıkça öğrencilerin ödevlerini hâlihazırda etraflıca düşünme ve gözden geçirme fırsatı bulduğu bir ünite sonuna gelmiş oluruz. Hâlâ, her bir ünitenin sonunda olan, tek bir sonuç değerlendirmeye güvenen sonra da sonuçlarını ne olursa olsun diğer konuya geçen birçok öğretmen var.
3. Değerlendirme tek taraflı bir iletişimdir: Öğretmen öğrencinin ödevine geri dönüt verir.
En üretken değerlendirme diyalog olmalıdır. Geleneksel ölçme ve değerlendirme modellerinde, öğrenciler bir görevi bitirir, öğretmenler öğrencilerin nasıl yaptığını değerlendirir, süreç içeren durumlarda da ödevlerini nasıl geliştireceklerini öğrencilere söyler. Ama öğrenciler, öğretmenleriyle ödevleri hakkında tartışmak, neler yaptıklarını ve neden yaptıklarını konuşmak için iletişime geçtiklerinde hem öğrenciler hem öğretmenler bir tecrübeden daha fazlasını kazanır. Modern teknoloji, öğretmen ve öğrenci arasındaki çift taraflı iletişimi çok daha kolay ve yaygın ve bir hâle getiriyor. Haydi bunu daha etkili bir şekilde kullanmaya başlayalım!
4. Değerlendirme notlandırma amaçları içindir.
Bu, eğitimin eski zamanlarından kalma, potansiyel olarak en zarar verici ve yaygın olanlarından biri. Tabii ki, final notları değerlendirme açısından öğretmen ve öğrenci arasında nelerin yapıldığını yansıtmalı. Ama sonuç puana ulaşmak için yapılan puan derlemeleri, birçok açıdan zarar verici; işte o açılardan ikisi: Öncelikle, puan derlemeleri sıklıkla öğrencilerin görevi tamamladıklarından önceki hâlini içerir. Başkaları tarafından da bahsedildiği üzere, ehliyet sınavı gibi tekrar yaptığımız şeylerde notların ortalamasını almıyoruz. Peki neden okul görevlerinde bunu yapıyoruz? İkinci olarak, özellikle ortaokul öğretmenleri olmak üzere her öğretmen, notun öğrencilerin ödevlerine karşı olan dikkatlerini nasıl dağıttığının farkındadır. Bu şüphesiz ki zarar verici çünkü nörolojik bilim bize, dış uyaranlar tarafından stres altında kalan beyinlerin önemli bir derecede azaltmış öğrenme kapasitesine sahip olabileceklerini söylüyor.
5. Ödevlere puan veya not verilmeli.
Son değerlendirme veya puan ve notun önemli olduğu yerlerde, bu sav doğrudur. Ama geliştirici bir biçimde kullanmak istediğimiz ödevlere çok sık not veriyoruz ki bu bir hatadır. Bir öğrenci ödevinde sayı da olsa harf de olsa bir not gördüğü anda, herhangi bir kullanışlı geribildirime karşı dikkati direkt olarak dağılır ve artık onun aklında o ödev bitmiştir.
Artık harekete geçmenin zamanı. Öğretmenin amacı ne olursa olsun, öğrencinin aklında puanlar sonuç bildirir.
6. Eğer ödevler geciktiyse, bir öğretmen puanları düşürmeli.
Bunu yapmanın pedagojik olarak savunulabilir bir sebebi yok; bu basitçe not baskısı yoluyla davranışı değiştirmeye çalışmaktır. Geç teslim edilen ödevin sonuçlarının olmasında hiçbir sakınca yok ama not, öğrencinin öğrenmesinden fazlasını yansıtmamalıdır. Bir başka deyişle, bir öğrenci A notu değerinde bir ödevi yarın teslim ederse ödevde bir farklılık olur mu?
Müdür olarak benim deneyimim; öğretmenlerin değerlendirmenin ne ile alakalı olduğunu, öncelikli amacının ne olduğunu tekrar düşünüp değiştirdiklerinde her zaman dönütlerinin pozitif olduğunu görmek oldu. ‘Puan Defteri’ni öğretim mesleğindekilerin elinden aldığımızda ve öğretmenlere değerlendirmeyi daha yaratıcı şekilde kullanma özgürlüğünü verdiğimizde, değerlendirmenin çok daha özgün ve verimli olduğunu ve not vermenin sıkıcılığı ile daha az alakalı olduğunu görürüz.
Yazarlar: Iain Lancaster
Çeviri: Esengül Metin
6 Common Misunderstandings About Assessment
Kommentare