İnsanların yaşamını anlamlı kılan unsurlardan biri de ortak kültür dairesi etrafında bir arada yaşayarak bir toplum oluşturmalarıdır. Bu yaşayış, her toplumun kendi kültür özellikleri kapsamında farklılıklar gösterir ve toplumsal yaşayışın gerektirdiği bütün sistemlere yansır. Bu sistemlerin içinde diğer sistemleri etkileyebilme özelliği olan en önemlisi şüphesiz eğitimdir. Eğitimde bireylerin ihtiyaçları, ortaklıkları ve farklılıkları öne çıkmaktadır. Uzun zamandır eğitim çevrelerinde bireyin kendini özel hissetmesi ya da kişiye özel eğitim gibi konulara sıklıkla yer verilmektedir. Ancak sistemlerin, bir başka ifadeyle kalabalık toplulukların yaşantısının bir düzen içerisinde sürdürülebilmesinin en önemli noktası ortaklıklardır. Ortak özellikler, insanların yaşama bakış açılarını, motivasyonlarının ve pek çok konudaki tutumlarının sergilenebilmesini sağlayan öncelikli unsurlardır. Öyleyse ortaklıklar eğitim üzerine tasarlanacak pek çok sistemin veya uygulamanın sonuca ulaşmasını da sağlayacaktır. Bu anlamda belki de günümüzün trendlerinden biri olan sosyal medya kaynaklı ortaya çıkan bir konuyu mercek altına almak gerekir: Cambridge Analytica Skandalı.
“Cambridge Analytica Skandalı özetle, kullanıcıların kişisel sosyal ağlarını genişletmek için kendi rızaları ile Facebook şirketinin koruma taahhüdü karşılığında sundukları kişisel verilerin, yine kullanıcıların bilgisi ve izni dışında Cambridge Analytica (CA) adlı araştırma firması aracılığıyla toplanarak seçim dönemlerinde çeşitli siyasilere sunulması ve bu veriler ışığında siyasilerin bölgesel hatta şehir bazlı olarak internet reklamları yayınlatması ve politik söylem geliştirmesine imkan tanınmasını içeren bir olaydır” (Aksoy ve Türkölmez, 2020: 48). Peki burada tam olarak ne yapıldı? Cambridge Üniversitesinden Aleksander Kogan’ın Facebook kullanıcılarının demografik bilgileri ve beğenilerini toplayarak oluşturduğu model ile büyük bir profil havuzu oluşturulmuştur (Aydın, 2020: 1215). Facebook verileri üzerinden kişilerin özellikleri tespit edilmiş ve temel bazı konularda insanlar segmentlere ayrılmıştır. Bu segmentasyon, onların bakış açılarına yönelik bazı verilerin analiz edilmesine ve genellenebilir veri anlamına gelen “büyük veri”nin CA şirketinin çıkarları doğrultusunda kullanılmasını sağlamıştır. Tam da bu noktadan sonra ABD’deki seçimlerde oy kullanacak seçmenlere onların bakış açılarına yönelik bazı manipülasyonlar yapılabilmiş, yapay zeka sistemlerinden de destek alınmıştır. Tüm bunların ardından skandalın detayları eski bir şirket çalışanı tarafından kamuoyu ile paylaşılmış, dahası adeta itiraf edilmiştir.
Ne tarafından bakılırsa bakılsın etik olmayan ve tamamen yanlış bu uygulamanın ticari olmayan amaçlarla iyi eğitim sistemi geliştirmek üzere benzer modelleme ile kullanılması mümkün görünmektedir. Eğer sosyal medya verilerindeki ortaklıklar bu denli güçlü ve gerçek sonuçlar verebiliyorsa neden eğitim alanında ve resmî olarak kullanılmasın?
Günümüzde eğitimin kişiye özel oluşunun vurgulanarak bunun getirdiği bir anlamda eşitsizliğin ve kalitesizliğin çözümü belki de benzer özelliklere sahip ve benzer ihtiyaçları olan insanlar üzerinde modellemeler yapmak ve söz konusu gruplara özel eğitim sistemleri geliştirmektir. Çünkü insanları toplum yapan yegane unsur onların farklılaşan özellikleri değil, benzer yanlarıdır. Nitekim eğitim sistemlerinde ortaya konulabilecek benzerlikler ve buradan hareketle gerçekleştirilecek uygulamalar kaliteyi, adaleti ve eğitimde fırsat eşitliklerini de beraberinde getirecek; bu yönde somut adımlar atılmasına yardım edecektir.
Bireyselleşirken yalnızlaşmadığımız, birlik olmaktan keyif aldığımız ve başka insanlarla yaşamımızı anlamlı kıldığımız yarınlara…
İçten ve en iyi dileklerimle…
Ezgi İNAL
Kaynaklar
Aksoy, A. & Türkölmez, O. (2020). Dijital Çağa Demokrasiyi Çağırmak: Cambridge Analytica Skandalı . Journal of Political Administrative and Local Studies, 3(1) , 41-59 .
Aydın, G. (2020). Sosyal Medya ve Kriz İletişimi . Selçuk İletişim, 13(3) , 1202-1230 .
Comments