Bir eğitim sistemi veya eğitimcinin neyi niçin öğrettiğinin bilincine varması ve hedeflerini açık şekilde belirlemesi eğitimin en temel unsurudur. Bu noktada tarihte eğitime dair öne sürülmüş felsefi görüşleri bilmek/okumak, bu görüşler üzerine düşünmek şüphesiz eğitim çevresini oluşturan her bireye katkı sağlayacaktır. Peki ne okuyacağız? Millî Eğitim Bakanlığı tarafından öğretmen adaylarına/öğretmenlere tavsiye niteliğinde bir kitap listesi bulunuyor. İşte bu listede bulunanlardan biri de ünlü Alman filozof Immanuel Kant’ın klasikler arasına girmiş eseri: Eğitim Üzerine. İdealizmin temsilcilerinden Kant’ın son çalışmalarından bir tanesi olan bu eser, 1803 yılında kaleme alınmasına rağmen günümüzde de geçerliliğini koruyan birçok düşünceyi barındıran bir eğitim felsefesi kitabı. Eğitim Üzerine, Fiziki Eğitim Üzerine, Kültür, Ruhun Eğitimi, Ahlaki Eğitim ve Pratik Eğitim olmak üzere 6 bölümden oluşan eserde, Kant eğitime dair hangi felsefi görüşleri öne sürüyor? Buyurun kısaca bakalım:
Kant’a göre insan doğasını geliştiren eğitimin öncelikle doğru bir ideali/mefkûresi/ülküsü ve tasavvurunun olması gerekir. Bu ülkü mutlu bir insan soyunu oluşturmayı ve insanın bütün doğal yeteneklerini geliştirmeyi amaçlamalıdır. Eğitimcilerin işi olan bu tasarı, muhakkak evrensel ve kusursuz olmalı, günü kurtarmaya değil gelecekteki insanın gelişmişlik durumuna yönelik oluşturulmalıdır. Bu şekilde doğru bir fikir ve ideal belirlenmişse o her zaman gerçekleşme imkânına sahiptir; yeter ki insan buna erişmek için çabalasın ve tek bir kişi olarak değil bir soy hâlinde, kuşaktan kuşağa aktarım sağlayarak varoluşunun amacına ulaşmak istesin.
Eserin içeriğine baktığımızda eğitim, tek bir dönem ve boyut içerisinde değil, birkaç gelişimsel dönem ve boyutta ele alınıyor. Kant eğitimi bebeklikte bakım ve gözetim, çocuklukta umumi talim ve terbiye (disiplin), öğrencilikte ise ise tahsil ve irşat (öğretim) gibi bölümlere ayırıyor ve her birinin farklı ele alınmasına dikkat çekiyor. Aynı zamanda bunların olumlu ve olumsuz yönlerine de değiniliyor. Örneğin Kant’a göre talim ve terbiye insanı insanlıktan, kendisi için tayin ve takdir edilmiş hedeften yüz çevirmekten alıkoyan şeydir fakat diğer taraftan tabiatımızı kısıtlar.
Birkaç noktaya değindikten sonra fiziki eğitime gelecek olursak Kant ağlayarak bir şey elde etmeye çalışan çocuklara asla istediği şeyin alınmamasını öğütleyerek günümüz anne babalarına birkaç yüzyıl önceden sesleniyor. Fiziki eğitimle alakalı tıpkı günümüz uzmanları gibi bebeklik döneminde anne sütünün önemine değiniyor. Ayrıca bebeği kundağa sarmak, yürümeyi yürüteçle öğretmek gibi suni şeylerin zararlarını örneklerle açıklıyor. Diğer taraftan çocukluk döneminde çeviklik ve esneklik için birtakım egzersiz, spor ve oyunların faydalı olduğunu belirtiyor fakat bununla birlikte öğrencilere verilecek disiplinin fiziki eğitimden önce gelmesi gerektiğinin de altını çiziyor. Çünkü disiplinin olumlu yönüyle çocuğun topluma uyumunu ve bireyselliğini genişletebilmesini sağladığını savunuyor.
Kitabın dikkat çekici yönlerinden biri de ahlaki eğitimle ilgili düşünceler. Kant ahlaki eğitimin tehdit ve cezalandırmalar üzerine kurulu olmasına karşı çıkıyor. Dolayısıyla ahlaki eğitimin disipline değil, “maksimlere” (ahlaki ilkelere) dayandırılmasının doğru olduğunu savunuyor yani çocuğa bir telkinde bulunulduğunda bunun sonucunda ödül-ceza olmamalı, çocuk kendi yüksek zihnî melekeleri ve kavrayışı sayesinde doğru davranışa yöneltilmelidir. Kant bu hususa ilahî kanunları da dahil ederek çocukların kötülüğü Tanrı yasakladığı için değil o işin gerçekten kötü olduğunu bildikleri için yapmaması gerektiğini belirtiyor.
Bununla birlikte Kant çocukların roman okuması üzerine de görüşlerini dile getiriyor. Kant, çocuklar için roman okumanın tasavvur edilebilecek en kötü şey olduğunu söylüyor. Çünkü Kant’a göre çocuklar romandan faydalanamaz ve roman onlara eğlenceden öte bir şey sağlamaz. Ek olarak romanın çocukların hafızasını zayıflattığından ve hayal gücünü tutsak altına aldığından da bahsediliyor. Dolayısıyla bazı türlerde yapılan okumanın belli bir yaş grubu için zarar getirebileceğini ifade ediyor.
Günümüzde de kabul edilebilecek bazı fikirlerin savunulduğu kitapta genel olarak ifade ettiğim görüşlerin açıklaması yapılıyor. Temelde ise insanın tabii tarafının eğitim yoluyla geliştirilmesi gerektiği ve eğitimin temel amacının insanın tabii dürtülerine karşı aklını ve zihnî melekelerini kullanmasını sağlamak olduğu işaret ediliyor. Özünün bu olduğunu düşündüğüm, eğitimle ilgili yazılmış kitapların yapı taşlarından biri olarak görülen bu eser öğretmen ve öğretmen adayları tarafından muhakkak okunmalı ve üzerine kafa yorulmalı. Yalnızca kısa bir tanıtım olan bu yazının, bu ve benzeri eserlerin okunmasını teşvik etmesi temennisiyle. Kitapla kalın.
Selçuk Emre ERGÜT
Sözü Edilen Çalışma
Kant, I. (2009). Eğitim Üzerine. (A. Aydoğan, Çev.) İstanbul: Say Yayınları.
Tavsiye Edilen Kitap Listesi
Comments