Montessori okullarının sistemi bütün dünya kültürlerinde farklı olan ve çocuğun gereksinimlerinin gözlemine dayalı, doğumdan yetişkinliğine kadar geçen süreci içeren kapsamlı bir eğitim yaklaşımıdır. Amacını özünde ‘hazırlanmış çevreler’ kavramı ile açıkladığı ve özel olarak düzenlenmiş uyarıcı nitelikteki geliştirici materyallerden hazırlanmış bir atmosfer ile çocuğu kendi seçimleri ile oluşturduğu bir amaca uygun öğrenme etkinliklerine katılmaya davet eder. Öncelikle kurucusu Maria Montessori'nin tıp uygulamalarında ve klinik gözlemlerinde çocukların nasıl öğrendiklerini analiz etmiş olması ve çocukların bulundukları çevrelerinde yer alan durumların önemli olmasına yönelik geliştirdiği bakış açısı önemlidir. Bu fark ediş bir anlayışa evirilip okul kurumunda ekol hâline gelmiştir.
Montessori Okullarının Gelişimi:
Maria Montessori, okulunu ilk olarak 1907 yılında Roma'da kurmuştur. Başta 4-7 yaşlar arası çocuklara eğitim vermeyi programlamış tam zamanlı bir okuldu. 1910'dan 1950'lere kadar Amerika'da, Avrupa'da ve Hindistan'da kendisini hissettirmiş ve gözleri başlattığı bu ekole çekmişti. Lakin 50’lerden sonraki dönemlerde bu yaklaşım neredeyse unutuldu. Ancak savaş sonrası değişen ve yeniden toparlanmaya çalışan toplum orta sınıf yapıda çoğalmaya neden oldu. Bu arz Montessori ekolüne olan talebi artırmasıyla okul öncesi, ilk ve orta öğrenim kurumları bu eğitim yaklaşımını tozlu raflardan indirerek uygulamaya başladı.
Eğitim Yaklaşımı:
Benimsediği bu eğitim felsefesinin temeli; bir çocuğun fiziksel, zihinsel ve ruhsal potansiyelinin tam anlamıyla ortaya çıkarılabilmesi için özgür bir öğreşme ortamında bulunması zorunluluğudur.
Dr. Montessori öğrenme için en geçerli dürtünün çocuğun öz isteklendirmesinden geçtiğine, gözlemleri sonucu ulaşmıştır. Öğretmen bu konumda uygun ortamı, materyali ve aktiviteyi yönlendirme rolü ile hayata geçirir. Bu ivme önüne geçilemez bir etki-tepki silsilesini başlatmıştır. Öğrenci uygun ortamda yaşayarak öğrenme temelli süreci amaçladığı kazanımlara uygun olarak özdenetimsel mekanizması ile devam ettirir ve materyal aracılığıyla ulaşımları sonucu aldığı zevk ve tatmin duygusu ile kendi içinde büyük bir atılım gerçekleştirir. Montessori okullarının amaçladığı ilke, işte budur. Çünkü çocuk başkalarının istediğini değil, kendi arzu ettiğini yapmaktadır. Montessori yöntemi, çocuğun doğal öğrenme tutkusu üzerine kurulmuştur ve ona hayatı boyunca sürdüreceği motivasyonu aşılar.
Montessori Okullarının Özellikleri:
- Üç türlü yaş grubunun (3 ve 4 yaşlarını; 1., 2., 3. sınıfları ve diğerleri) bir arada bulunduğu bir sınıf ile çocukların gözlem, algı ve gizil öğrenme becerilerini geliştirdiği bir ortam sunar. Küçükler büyüklerden gözlemle; büyükler küçüklere örnek davranışları ile kendini var eder.
- Sınıflarda yer alan materyaller gelişigüzel değil, tam bir farkındalık ile oluşturulmuştur. Beğenisini çekecek boyutta, hayata uygun formatta ve tüm derslere entegrasyonu kolay yapılır içeriktedir. Coğrafya için yapboz parçalarından oluşan haritalar pek kolayca matematikte ondalık kesirlere dönüşebilmektedir.
- Hazırlanılmış çevre ile yer alan bir öğreşme ortamı içinde her yaş grubuna uygun bir hâl almaktadır. Bu kavram çocuğun keşfetme ve öğrenmesine en üst düzeyde etki edecek şekilde hazırlanılmış bir yapıdır. Montessori sınıfları çocuklar için bir 'oturma odası' gibidir.
- Gerçek hayatın içinden bir sahne sunan bu ekol, şüphesiz ki senaryosunu ve rollerini yine hayatın ta kendisinden almalıdır. Bu sebeptendir ki roller ebeveynlerin davranışından ilham alır. Bulaşık yıkamak, ayakkabı boyamak, garaj temizlemek gibi çocukların büyüklerinden gördüğü ve imrendiği davranışların sahnelendiği bu sanat merkezi, sanatçılara hiç sonlanmayacak bir estetik zevk vermektedir.
Ahmet DEMİRCİ
Comments