“Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz, şahsın görünür rutbe-i aklı eserinde” diyen Ziya Paşa ne güzel söylemiştir, niteliğin lafa gerek kalmadan ortada olduğunu…
Kişinin yaptığı iş hangi beceriyi gerektirirse gerektirsin dışarıdan yapılan gözlem ve değerlendirmeler, işi yapanın işini ne kadar sevdiğini, kendinden neler verdiğini ve neler kattığını ortaya koyar…
Bütün işlerde olduğu gibi öğretmenlikte de bu böyledir. Okulların açıldığı bu günlerde yapılan hazırlıklar ele vermeye başlar ayinesi iş olanları. Yaz tatilini fırsat bilip bilgilerini tazeleyen, kendini geliştiren; öğretim sürecinde hem yöntem hem de araç gereç konusunda neler yapabilirim derdine düşenlerin heyecanı yansır çevreye. Okulun ilk gününe hazırlanırken bir çocuk ruhu ile tamamlarlar tüm hazırlıklarını. Araç gereçleri yenilenmiş, en küçük ayrıntılar hesaplanmış ve her yeni eğitim öğretim yılı, yeni bir başlangıçtır inancı ile tazelerler kendilerini. “Derdi ‘işi’ olanın -işi-nden başka ‘işi’ de olmaz” ilkesinden hareketle en iyisini yapma gayretine bürünmüş, “rağmenler- fakatlar- amalar” bir kenara bırakılarak, daha iyi ne yapabilirim derdine düşmüş olanlardır onlar. Ivır zıvır işler diye bir tanımlamaları yoktur; öncelikleri vardır öğretilmek üzere... Tek olan dünyanın birbirinden apayrı varlıklarının yeteneklerini keşfetmek farkındalığıyla yaparlar işlerini. Onlar başka ışıltıdır eğitim dünyasında. Öğretmenliğin ötesinde bir heykeltıraş gibi çocuğu şekillendirirken, ayinesi çocuğa ilmek ilmek yansır. Öğretirken tüm duygu ve davranışlarını eğitir, eğitirken kendi özünden geçirir tüm bilgisini.
Eğitim her ne kadar uzun vadeli bir eylem olarak görülse de öğretmenin kendi niteliğine yönelik davranışları veya öğrenciye kazanımları, görünürdür aslında… Öğrenci, ya koşarak gelir ikinci yuvasına ya da kaçarak gider. Ya hayalleri ile birlikte büyür ya da hayalleri ile birlikte umutları da ölür.
Öğrencinin sevgisi de bir başka olur ayinesi işi olana. Hemen listenin en başına koyar öğretmenini, en çok sevilen ve en çok özlenenler listesinde. Resimlerin bir yerlerine öğretmenini de çizerken, anlatımlarının çoğunu da okul yaşantıları alır. Öğretmenin sözleri bir başka etkidir ve kesin doğrudur onun nezdinde, sevginin soyut hâli somutlaşmıştır iki yüreğin arasında.
Öğretmen, çocuğa anne babadan sonra en çok dokunandır ve bu dokunuş öyle olmalıdır ki izleri hep minnettarlık ve saygı ile hatırlansın. Ayinesi iş olanlar bir ömür boyu akılda kalırken yetiştirdiği öğrenciler ayrı birer değer ve bir ‘iz’dir dünyanın insan tarafına.
Yeni eğitim öğretim yılında ‘iz’lerimizin çok olması temennisiyle… Sevgiler…
Nermin ELMAS
Comments