Günler geçiyor... Okuyunca şafağın sökeceğine, devamında karanlığın olmadığı bir yere ulaşacağıma inanmaya devam ediyorum. Okuyunca Şafak Söker, 4. bölümünde hayvanları anlamaya odaklanırken Hayvanları Anlamak, Uçabileceğini Hayal Eden Tavuk ve Dünyayı Sırtında Taşıyan Balık'ı konuk ediyor.
Hayvanları Anlamak
Yazar ve felsefeci Lars Svendsen, araştırmalar ile kendi kedi ve köpekleri üzerinde yaptığı gözlemlerden istifade ederek Hayvanları Anlamak'ı üretir. Bu kitabında hayvanlara ve onların dünyasına karşı felsefi bir bakış ortaya koyar. Hayvanları anlama konusunda insan-hayvan arasındaki ortak noktalardan hareket etmek vurgulanır. Buna karşın ortak olmayan yönlere de açık olunmalıdır. Öte yandan hayvanların duygularını tanıma ve hissettikleri şeyleri neden hissettiklerini anlamak da vurgulanır. "Bir hayvanı anlayabilir miyiz? Bir hayvan gibi olmanın nasıl bir şey olduğunu anlayabilir miyiz?" ve benzeri sorularla soru sormaya teşvik edici bir özelliği var. Metnin niteliği, konunun niteliğinin altında kalmış. Konu, metinde biraz daha zengin bir biçimde işlenebilirdi. Nitekim kitabın konusu olan hayvanları anlamak; merak uyandırıcı, eğlenceli, ilham verici bir konu. Bir hayvanla birlikte yaşamak, onun hakkında bilgi edinmek için en doğrudan ve kestirme yol. Hayvanlarla etkileşiminiz ne denli verimli ise onları isabetli anlama ve sevgi ile kucaklama ihtimaliniz de o denli yüksektir. Kitabın içindekiler bölümü şu şekilde:
"Yalnızca insanlığın ortak davranışları/eylemleri yoktur, diğer hayvanlarla ortak davranışlarımız da vardır. Bunun gibi bir temele dayandığımızda bir dilleri olmasa bile hayvanları anlayabiliriz."
Uçabileceğini Hayal Eden Tavuk
Filiz adındaki tavuğun mücadele dolu öyküsüdür karşımızdaki. Duyguları yoğun yaşayan, içli bir tavuktur. Bir yumurta tavuğu olan Filiz'in tek bir dileği vardı: Kuluçkaya yatmak ve bir civciv yetiştirmek. Ömrü sona ererken fark etti ki hiçbir zaman bir dileği daha olduğunu bilmemişti: Dilekten de öte olan uçmak... Böylesine özlü bir kitabın emsali zor bulunur! Okuru çabucak etkileyen ifadeler, Filiz'in hayata veda etmesini işleyen dokunaklı ve düşündürücü cümleler... Bu başarılı modern klasik kesinlikle okunmaya değer. Denilebilir ki hem gençlere hem yetişkinlere hitap edebilen bir kitap. Kitap yayınevince 11 yaş üzeri için uygun olarak lanse edilmiş. Kitabın yer yer aşırı duygusallığa varan noktalarına gençlerin tepkilerini merak ediyorum. Yetişkinlerin bu kitabı okuması, hem onu okumuş olan gençlerle kritik etmesi hem kitabın derinliklerini daha keskin fark edebilmesi demek.
"Dünyada bir filizden iyisi yoktur. Sadece iyiye yönelmiştir. Filiz çiçeklerin annesidir. Soluk alır, rüzgâra ve yağmura dayanır, güneş ışığını emer ve kör edecek beyazlıkta çiçekler açar. Filizler olmasaydı ağaçlar da olmazdı. Bir filiz hayattır..."
Dünyayı Sırtında Taşıyan Balık
Dünyayı Sırtında Taşıyan Balık, iyimser bir karakterin evi olan iyimser bir kitap. İran'da bir sokak çocuğu olan Emir; henüz bir çocuk olduğunu unutmamış, ağır duymasına karşın duyuları keskin, duygu ve hayal dünyası sağlam yapılı, hayvansever bir çocuktur. Sokak yaşantısının zorlukları ve İran ile Irak arasında yıllardır süren karanlık savaş gölgesinde yaşamını kazanmaya çabalamaktadır. Yaşatmak için yaşamaya söz vermiştir. Kitap boyunca onun yaşantısını, akıl hocası Majid Ağa ve manevi babası Doktor Samed'in hayatına etkilerini görmekteyiz. Hak, merhamet, sevap-günah, helal-haram, iyilik-kötülük temaları kitapta yerini almış. Duygular ince elenip sık dokunmuş. Kelime seçimlerine ihtimam gösterilmiş. Denilebilir ki hem gençlere hem yetişkinlere hitap edebilen bir kitap. Kitap yayınevince 11 yaş üzeri için uygun olarak lanse edilmiş. Bence bazı gençlerin anlamlandırmada ve kabullenmede zorlanabileceği birkaç durum söz konusu. Misal çocukla savaşı ve silahı bağdaştırmak. Öykünün halkalarını bağlamada kullanılan rastlantısallık ögesi birkaç yerde farklı bir çizgide ilerlese olay örgüsü nasıl olurdu diye düşünmeden edemedim. "Sonsuz ve parlak sulara layık kırmızı bir balığı sevmek ne demek, hayvansever olmak ne demek" gibi konular hayvanlara karşı bir bakış açısı içerir. Kitabın beyaz perdeye uyarlanmasını, hatta bunu bizzat ben gerçekleştirmek isterdim. "Dünya bir kaplumbağanın sırtındaydı, dünya bir sırtlanın sırtındaydı, dünya bir balığın sırtındaydı" mecazları sahne sahne gözümde canlanıyor. Yuvamız olan dünyaya zarar vermemeli, insanlığın rotasını iyiliğe çevirmeli türünde mesajları ile baştan sona iyimser bir kitap.
"Bizim için hiçbir şey güllük gülistanlık değildi. Biz bir gül bahçesinde bitmiş yaban otlarıydık; güllere zararımız dokunmasın diye koparılıp atılıyor, bahçeden uzaklaştırılmaya çalışılıyorduk. Bütün çabamız uzaktan seyretmek zorunda kaldığımız o güzeller güzeli bahçede bir yer edinme umudundan ibaretti."
Süleyman AKSOY
Yararlanılan Kaynaklar:
Svendsen, L. (2019). Hayvanları anlamak (Çev., M. Erşen). İstanbul: Redingot Kitap.
Hwang, S. (2020). Uçabileceğini hayal eden tavuk (Çev., P. Savaş). İstanbul: Timaş Yayınları.
Balpınar, Ö. (2020). Dünyayı sırtında taşıyan balık. İstanbul: Timaş Yayınları.
Comments