Koronavirüs salgını dünya genelinde hızlı bir şekilde yayılmakta ve ölüm oranlarının artmasına neden olmaktadır. Bu salgının olumsuz etkilerinden minimum düzeyde etkilenme gayesinde olan devletler izledikleri politikalar ve almış oldukları tedbirlerle hem milli kaynakları hem de vatandaşlarını koruma altına almaya çalışmaktadır. Eğitim birçok ülkede olduğu gibi bu durumdan payına düşeni almış ve ülkemiz de diğer ülkeler gibi uzaktan eğitime geçiş yapmıştır. Öğrencilerin okula gidememelerinden doğan açık, uzaktan eğitimle pansuman edilmeye çalışılmaktadır. Elbette uzaktan eğitime geçişle birlikte bu değişim önemli bir gündem maddesi. Hatta ulusal kanallar uzaktan eğitim, salgından sonra da sürdürülebilir mi şeklinde başlıklar atıyor. Elbette sürdürülebilir ancak zihinlerde uzaktan eğitim okulun yerini alabilir mi şeklinde bir soru belirirse benim yanıtım hayır olur. Gerekçelerim var, şimdi bunlardan bahsedeceğim.
Aptallaştıran Eğitim kitabının yazarı J. Taylor Gatto; okulun, öğrencilerin kendi ayakları üzerinde durmasını sağlayacak bir sisteminin olmadığını, mevcut sistemin öğrencileri pasif ve edilgen bir forma soktuğunu ve bu döngünün yıllardır süregeldiğini ifade ediyor. Bununla birlikte ABD’de aile yapısının bozulması ve gençlerin etik ve ahlaki değerlerden uzaklaşması nedeniyle evden eğitimin toplumun refahı için gerekli olacağını düşünüyor. Okulun etik ve ahlaki değerleri kazandırmada yetersiz olduğunu düşünen ebeveynler için evden eğitimin bir alternatif olacağını, ayrıca uzaktan eğitimin öğrencilerin kendi öğrenmelerini kontrol edebilecekleri; okulun rutine sıkıştırılmış ve kendini tekrar eden yapısına karşı bir alternatif olarak düşünülmesi gerektiğini vurguluyor. Ancak bu seçeneklerin hiçbir zaman okul kavramının yerini yüzde yüz doldurmayacağını düşünenlerdenim. Nedeni ise takım çalışması ve iş birliği, farklı fikirlere saygı gibi 21. yüzyıl becerilerinin (daha iyi bir seçenek sunuluncaya kadar) okul sınırları içerisinde kazandırılması gerektiği yönündedir. Okulun yerine alternatif aramak yerine okul yerine koyabileceğimiz yeni bir öğrenme ortamı düşünülebilir. Uzaktan eğitimin avantajları var elbette. Her öğrenci kendi öğrenmesinden sorumlu, kendi öğrenmelerini kendisi yönetiyor. Daha fazla sorumluluk alıyor, bunlar olumlu kazanımlar. Ancak takım çalışması ve iş birliği, farklı fikirlere saygı gibi becerilerin kazanımı için çocukların birbirine temas etmesi gerekir. Dijital eğitim bu kazanımları elde etme imkanı sunmada yeterli olmayabilir. Bir diğer önemli detay, çocukların sosyalleşmesi gerekir. Uzaktan eğitim bunu veremez. Sosyal ve duygusal öğrenme becerilerinin gelişimi, aynı şekilde çağımız için önemli bir yeti olan duygusal zeka bunlar toplulukların birbiri ile etkileşimi ve iletişimi ile gelişecek becerilerdir. Bir sınıfta birbiri ile iyi ilişkiler kurmaya çalışan öğrenciler problem çözme becerilerini güçlendirir; aynı zamanda tutumlarının arkadaşları üzerindeki etkisini deneyimleme şansı bulur. Bu durum öğrencilerin duygu yönetim (duygusal zeka) becerilerinin gelişimine katkı sağlar.
Farklı bir örnek.
Özel bir eğitim kurumu 2020 yılının şubat ayında Fransa’da önemli bir isim olan bir psikanalisti İstanbul’da düzenlediği bir seminere davet etti. Aynı zamanda akademisyen olan psikanalist önemli paylaşımlarda bulundu. Bunlardan bir tanesi ilgimi çekmişti. Fransa’da bir okul müdürü kendisine, öğrencilerin cuma günleri çok iyi ilişkiler içerisinde olduğunu ve haftayı bu şekilde tamamladıklarını ancak pazartesi günü okula geldiklerinde kavga etmeye başladıklarını ve bunun nedeninin ne olabileceğini sorduğunu ifade etmiş. Psikanalist bu durumu öğrencilerin cuma gününe kadar iletişimlerini yüz yüze jest ve mimiklerle sürdürdüklerini, bu durumun benlik kontrollerine olumlu etki ettiğini vurgularken hafta sonu ile birlikte iletişimin dijitale kaymasıyla ilişkilerin zarar gördüğünü paylaştığını aktardı.
Çocukların yüz yüze iletişim yerine koymaya çalıştıkları iletişim türü aynı etkililiği sağlamamıştı. Dijitalleşmenin önemli ve gerekli olduğunu yaygınlaşması gerektiğini düşünüyorum ancak günümüz itibariyle okulun rolünü üstlenebilecek bir oluşum olacağını düşünmüyorum.
Kendi düşünce dünyamda geleceğin okulunu arayanlardanım. Ancak bir süre daha okullarımıza devam edeceğiz gibi görünüyor.
İçinde bulunduğumuz koşullar düşünüldüğünde çocuklarımızın bir an evvel okullarına dönmesi öncelikli temennimiz, geleceğin okulları ise yakın gelecekte…
Tolga YAZICI
Eğitim Uzmanı
Kaynak
Gatto, J. T. (2019). Aptallaştıran eğitim. İstanbul: Pedagoji Yayınları.
Comments